Antika Gündemi

Antika Gümüş Nasıl Değerlenir?

Antika Gümüş Nasıl Değerlenir?

Antika gümüşlerinizin gerçek değerini keşfedin! Osmanlı damgalarını okuma, güvenilir alıcı bulma ve maksimum kar elde etme rehberi. ✨

Antika Gümüş Değerlemesi: Sahteden Gerçeği Ayırmanın Sırları

Piyasada dolaşan sahte antika gümüşlerin sayısı her geçen gün artarken, koleksiyonerler ve satıcılar için en büyük tehlike haline geliyor. Özellikle yüksek değerli Osmanlı dönemi eserlerinin taklitlerinin çok profesyonelce yapılması, deneyimsiz alıcıları büyük zararlara uğratabiliyor. Peki gerçek bir uzman gibi düşünerek, sahte ile orijinali nasıl ayırt edebilirsiniz?

Sahte antika gümüşlerin en büyük zayıflığı, üretim tekniklerindeki modern izlerdir. Orijinal Osmanlı gümüş eşyaları el işçiliğiyle, geleneksel tekniklerle üretilirken, taklitleri genellikle modern döküm yöntemleriyle yapılır. Bu fark, eğitimli gözler için hemen fark edilebilir ipuçları bırakır.

Antika Gümüş Nasıl Değerlenir?

Gerçek antika gümüşlerde işçilik izleri organik ve düzensizdir. Çekiç izleri, file çizgileri ve yüzey pürüzlülükleri tamamen doğaldır. Sahte parçalarda ise bu izler ya hiç yoktur ya da yapay olarak eklenmiş gibi görünür. Özellikle birleştirme noktalarına dikkat edin – orijinal eserlerde lehim izleri minimal ve ustaca gizlenmiştir, sahtelerde ise genellikle belirgin ve kaba görünür.

Patina oluşumu da kritik bir göstergedir. Yüzyıllık doğal yaşlanma süreci taklit edilemez bir karakter yaratır. Gerçek antika gümüşlerde patina derinlere işlemiş, çizgi ve oyukların içinde birikmiş durumdadır. Sahte patinanın kimyasal olarak oluşturulduğu parçalarda ise yüzeysel bir görünüm hakimdir ve kolayca silinebilir.

Günümüzde sahte antika tespitinde teknolojik yöntemler vazgeçilmez hale gelmiştir. Ultrasonik kalınlık ölçüm cihazları, XRF spektrometresi ve dijital mikroskoplar, insan gözünün göremediği detayları ortaya çıkarabilir. Bu cihazlar sayesinde gümüşün kimyasal bileşimi, üretim yöntemi ve yaş tespiti yapılabilir.

Manyetik test yöntemi de oldukça etkili bir doğrulama tekniğidir. Gerçek gümüş hafif manyetik özellik gösterirken, çoğu sahte gümüş alaşımı güçlü manyetik tepki verir. Ancak bu testi yaparken güçlü mıknatıslar kullanmamaya dikkat edin, çünkü antika eserler zarar görebilir.

Ses testi de deneyimli koleksiyonerler tarafından sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Gerçek gümüş eşyalar hafifçe vurulduğunda berrak ve uzun süren bir çınlama sesi çıkarır. Sahte veya düşük ayarlı gümüşler ise mat ve kısa süreli sesler üretir. Bu test özellikle kap, tepsi gibi büyük parçalar için oldukça güvenilirdir.

Modern sahte antika üreticileri giderek daha sofistike teknikler kullanmaya başladılar. Özellikle 3D yazıcı teknolojisinin gelişmesiyle, damga taklitçiliği alarming boyutlara ulaştı. Bazı sahte damgalar o kadar detaylı yapılıyor ki, deneyimli uzmanları bile aldatabiliyor.

En yaygın sahtecilik trendlerinden biri, düşük değerli gerçek antika gümüş parçalara sahte yüksek değer damgaları eklenmesidir. Bu durumda parça gerçekten antikadır ancak damgalar sonradan eklenmiştir. Bu tür sahtecilikleri tespit etmek için damga çevresindeki metal yapısını dikkatlice incelemek gerekir. Sonradan eklenen damgalar genellikle çevrelerinde baskı izleri, renk farklılıkları veya metal deformasyonları bırakır.

Başka bir yaygın taktik ise gerçek antika parçaların tamir edilmiş kısımlarına modern gümüş eklenmesidir. Bu durumda eser kısmen orijinaldir ancak eklenen modern parçalar genel değerini düşürür. Böyle durumları tespit etmek için farklı bölgelerdeki gümüşün renk tonlarını, patina oluşumunu ve işçilik stilini karşılaştırmak gerekir.

Son yıllarda görülen en tehlikeli trend ise laboratuvar ortamında yaşlandırılan sahte antikalardır. Bu parçalar kimyasal işlemlerle yaşlandırılarak doğal patina görünümü kazandırılır. Ancak bu yapay yaşlanma süreci, doğal süreçten farklı kimyasal bileşikler oluşturur ve uzman analiz cihazlarıyla tespit edilebilir.

Gümüşlerinizi Satmanın Altın Kuralları: Hangi Alıcılar Gerçekten Güvenilir?

Dedelerimizden kalan o muhteşem gümüş çay seti, annenizin düğün hediyesi olan zarif gümüş tepsi ya da yıllardır dolabınızda sakladığınız Osmanlı döneminden kalma gümüş eşyalar… Peki bu değerli parçaları satmaya karar verdiğinizde nasıl dolandırılmadan, gerçek değerinde elden çıkarabilirsiniz? İşte size rehber olacak altın kurallar!

Gümüş hazinelerinizi satmadan önce, elinizdeki parçaların gerçek değerini bilmek hayati önem taşır. Çünkü bilgisiz bir alıcı karşısında dezavantajlı duruma düşmemek için hazırlıklı olmanız gerekir.

Gümüşlerinizi Satmanın Altın Kuralları

Gümüş eşyalarınızın değerini belirlerken dikkat etmeniz gereken temel faktörler şunlardır: ayar oranı, ağırlık, tarihi değer, işçilik kalitesi ve nadir bulunma durumu. Osmanlı döneminden kalma gümüş eşyalarda özellikle damga okuma sanatını öğrenmek büyük avantaj sağlayacaktır.

 

Eşyalarınızın üzerindeki damgaları incelerken, tuğra işaretleri, ayar rakamları (800, 900, 925 gibi) ve usta imzalarını arayın. Bu damgalar, parçanızın orijinalliğini ve değerini belirleyen en önemli ipuçlarıdır. Özellikle 925 ayar gümüş (sterling silver) günümüzde en çok tercih edilen ve değerli olan gümüş türüdür.

Piyasada onlarca gümüş alıcısı bulunurken, hangilerinin gerçekten güvenilir olduğunu anlamak zor olabilir. Ancak doğru kriterleri bildiğinizde, paranızın karşılığını almanız çok daha kolay hale gelir.

Güvenilir gümüş alıcılarının sahip olması gereken özellikler:

  • Resmi işletme belgesi ve vergi levhası bulunması
  • Uzun yıllardır aynı adreste hizmet vermesi
  • Şeffaf fiyatlandırma politikası ve anlık gümüş fiyatlarını takip etmesi
  • Hassas terazi ve test cihazları kullanması
  • Müşteri referansları ve olumlu yorumlara sahip olması
  • Antika değeri olan parçalar için ayrı uzman değerlendirmesi yapması
  • Satış sözleşmesi düzenlemesi ve makbuz vermesi

Özellikle kuyumcu, antikacı ve koleksiyoner alıcıları arasındaki farkları bilmek kritik önemdedir. Kuyumcular genellikle gümüşün gram değeriyle ilgilenirken, antikacılar tarihi ve sanatsal değere odaklanır. Koleksiyonerler ise nadir parçalar için piyasa değerinin üzerinde fiyat verebilir.

Gümüş eşyalarınızı satarken aceleci davranmak en büyük hatalardan biridir. Sabırlı ve stratejik bir yaklaşım benimserseniz, hem daha iyi fiyat alabilir hem de dolandırıcılık riskini minimize edebilirsiniz.

İlk olarak, birden fazla yerden fiyat almayı unutmayın. Her alıcının farklı değerlendirme kriterleri olduğunu ve fiyat tekliflerinin değişiklik gösterebileceğini aklınızda bulundurun. En az 3-4 farklı uzman görüşü almanız, gerçek piyasa değerini kavramanıza yardımcı olacaktır.

Satış anında dikkat etmeniz gereken diğer önemli hususlar arasında tartım işleminin gözünüzün önünde yapılması, kullanılan terazinin kalibrasyonunun kontrol edilmesi ve ayar testinin nasıl yapıldığının sorgulanması yer alır. Şüpheli durumlarla karşılaştığınızda işlemden vazgeçmekten çekinmeyin.

Son olarak, özellikle değerli ve antika parçalarınız için ekspertiz raporu aldırmayı düşünün. Bu rapor hem parçanızın değerini kanıtlar hem de alıcılar nezdinde güven yaratır. Böylece hem daha yüksek fiyat alabilir hem de işlemlerinizi güvenli bir şekilde tamamlayabilirsiniz.

Evinizde Saklı Servet: Osmanlı Gümüşlerinizin Gerçek Değerini Nasıl Keşfedersiniz?

Evinizdeki dolapların derinliklerinde, çekmecelerinizin en gizli köşelerinde ya da annenizin sandığında saklı duran o eski gümüş eşyalar, aslında gerçek bir hazine olabilir. Peki ya size söylesek ki, o ‘eski püskü’ görünümlü gümüş tepsi veya çay takımı, aylarca geçim sıkıntısı çektiğiniz günlerde yanınızda duran bir kurtarıcı olabilir? İşte bu noktada devreye giren en kritik soru: Bu değerli parçalarınızın gerçek değerini nasıl keşfedeceksiniz?

 

Osmanlı Gümüşlerinizin Gerçek Değerini Nasıl Keşfedersiniz?

Osmanlı döneminden kalma gümüş eşyalarınızın üzerindeki damgalar, sanki bir dedektif hikayesinin ipuçları gibidir. Her bir işaret, parçanızın geçmişini, değerini ve orijinalliğini ortaya koyar. Bu damgaları okuyabilmek, elinizde tuttuğunuz parçanın gerçek değerini anlamanızın anahtarıdır.

Osmanlı gümüş eşyalarında karşılaşacağınız temel damga türleri şunlardır:

  • Tuğra damgaları: Padişah tuğrasını içeren bu damgalar, parçanın saraydan çıktığını ve yüksek kalitede olduğunu gösterir
  • Ayar rakamları: 800, 840, 900 gibi sayılar gümüşün saflık oranını belirtir
  • Usta imzaları: Ünlü ustalar tarafından yapılan eserler, imza değeri taşır
  • Şehir damgaları: İstanbul, Bursa, Trabzon gibi önemli merkezlerin kendine özgü işaretleri
  • Lonca damgaları: Hangi esnaf loncası tarafından üretildiğini gösteren özel işaretler

Bu damgaları incelerken büyüteç kullanmayı ihmal etmeyin. Özellikle köhne görünümlü parçalarda damgalar silinmiş olabilir, ancak yan ışık altında dikkatlice bakıldığında görülebilir hale gelir. Unutmayın ki, orijinal damgası olmayan bir parça, sadece gümüş değeri üzerinden değerlendirilirken, doğru damgaya sahip bir eser koleksiyoner değeri taşıyabilir.

Belki de yıllardır gözünüzün önünde duran o sıradan görünümlü eşyalar, aslında beklenmedik bir servetin anahtarı olabilir. Osmanlı döneminden kalma bazı gümüş eşya türleri, günümüzde gerçek birer koleksiyoner parçası haline gelmiştir.

Evinizdeki en değerli gümüş eşyalar genellikle şunlardır: Kahve fincanı takımları özellikle zarif işçilikleriyle dikkat çeker. Osmanlı saray mutfağından çıkan örnekler, bazen bir otomobil fiyatına satılabilir. Gümüş nargileler de koleksiyonerler arasında büyük ilgi görür. Özellikle mine işlemeli ve taş süslemeli örnekler astronomik rakamlara ulaşabilir.

Ayrıca gümüş aynalar, mücevher kutuları, kalemlikler ve hatta günlük kullanım eşyaları bile beklenmedik değerler taşıyabilir. Bu eşyaların değerini belirleyen temel faktörler arasında üretim dönemi, işçilik kalitesi, nadir bulunma durumu ve tabii ki korunmuşluk hali yer alır. Hasarlı görünse bile, onarılabilir durumda olan antika gümüşler yine de ciddi değer taşıyabilir.

Elinizde değerli olduğunu düşündüğünüz bir gümüş parça varsa, aceleyle satış kararı vermek yerine sistematik bir değerlendirme süreci izlemeniz kritik önemdedir. Bu süreç, hem parçanızın gerçek değerini öğrenmenizi sağlar hem de en uygun alıcıyı bulmanıza yardımcı olur.

İlk adım olarak eşyalarınızın detaylı fotoğraflarını çekin. Özellikle damga bölgelerini, işçilik detaylarını ve genel görünümü net bir şekilde kaydedin. Bu fotoğraflar hem uzman değerlendirmesi almak hem de online araştırma yapmak için size yardımcı olacaktır. Ardından antika uzmanlarından, müze müdürlerinden veya deneyimli koleksiyonerlerden görüş almanız büyük önem taşır.

Değerlendirme sürecinde sabırlı olmak da kritik bir faktördür. Aceleniz yoksa, parçalarınız hakkında kapsamlı araştırma yapın. Benzer eserların müzayede sonuçlarını inceleyin, koleksiyoner forumlarına katılın ve uzman görüşlerini karşılaştırın. Bazen bir parçanın değeri, ilk bakışta göründüğünden çok daha fazla olabilir ve bu değeri keşfetmek biraz zaman alabilir.

Damga Okuma Sanatı: Osmanlı Gümüş Eşyalarındaki Gizli Kodları Çözme Rehberi

Gümüş eşyalarınızın üzerindeki o küçük, bazen silik görünen işaretler, aslında parçanızın tüm kimliğini ve değerini gösteren birer parmak izi niteliğindedir. Osmanlı döneminden günümüze ulaşan bu damgalar, ustanın elinden çıktığı andan itibaren o parçanın doğum belgesini oluşturur. Peki ya size söylesek ki, bu damgaları okuyabilmek için gerçek bir dedektif gibi düşünmeniz ve her işaretin arkasındaki hikayeyi çözmeye çalışmanız gerekir?

Osmanlı İmparatorluğu’nun zengin kültürel mirası, gümüş eşyalardaki damga sistemine de yansımıştır. Bu sistem, günümüzdeki kalite kontrol mekanizmalarından çok daha karmaşık ve anlamlı bir yapıya sahiptir. Her damga, o dönemin sosyal yapısından, ticaret kurallarına kadar birçok bilgiyi bünyesinde barındırır.

Osmanlı gümüş damgalarını incelerken karşılaşacağınız temel kategoriler arasında devlet damgaları, lonca damgaları ve usta damgaları bulunur. Devlet damgaları genellikle tuğra formunda olup, hangi padişah döneminde üretildiğini gösterir. Bu damgalar özellikle saray için üretilen eşyalarda görülür ve parçanın değerini önemli ölçüde artırır. Lonca damgaları ise hangi esnaf örgütü tarafından denetlendiğini belirtirken, usta damgaları o dönemin ünlü zanaatkarlarının imzası niteliğindedir.

Ayar damgalarını okurken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, rakamların yazım şeklindeki farklılıklardır. Osmanlı döneminde kullanılan Arap rakamları, günümüzde kullandığımız rakamlardan farklı görünebilir. Örneğin, 900 ayar gümüşü gösteren damgada rakamların şekli, modern yazım tarzından oldukça farklı olabilir. Bu nedenle damga okuma sanatında tarihsel yazı bilgisine sahip olmak büyük avantaj sağlar.

Elinizde bulunan gümüş eşyanın üzerindeki damgaları incelerken, sistematik bir yaklaşım benimsenmelidir. İlk olarak, damgaların konumunu not edin. Osmanlı gümüş eşyalarında damgalar genellikle tabanlarda, kulpların altında veya gövdenin görünmeyen yerlerinde bulunur. Bu stratejik yerleştirme, hem estetik kaygılardan hem de damgaların korunması amacıyla yapılmıştır.

Damga okuma sürecinde büyüteç kullanımı kaçınılmazdır. Yılların etkisiyle silinmiş ya da bulanıklaşmış damgalar, uygun ışık altında ve büyütme ile tekrar görünür hale gelebilir. Özellikle yan ışık tekniği kullanarak damgaları incelediğinizde, gözle görülmeyen detaylar ortaya çıkabilir. Bu teknik, ışığı damga yüzeyine paralel olarak tutarak gölge oluşturma prensibine dayanır.

Damgaların otantikliğini değerlendirirken dikkat etmeniz gereken başka bir husus da taklit damgaların varlığıdır. Modern dönemde üretilen sahte antika gümüşlerde, orijinal damgaları taklit etmeye çalışan işaretler bulunabilir. Ancak bu taklit damgalar, genellikle çok keskin kenarlar taşır ve yaşlanma belirtileri göstermez. Orijinal damgalar ise yılların etkisiyle yumuşamış, doğal aşınma izleri taşıyan bir görünüme sahiptir.

Damga okuma sanatında en kritik adım, doğru değerlendirme kriterlerini bilmektir. Her damga türü farklı bilgiler sunar ve bu bilgilerin doğru yorumlanması parçanızın gerçek değerini ortaya çıkarır. Tuğra damgalarını incelerken, hangi padişah dönemine ait olduğunu belirlemek için tuğranın şeklini, içindeki yazıları ve süsleme öğelerini dikkatlice analiz etmelisiniz.

Şehir damgaları da oldukça önemli bilgiler taşır. İstanbul damgaları genellikle Konstantiniyye yazısı veya İstanbul’u simgeleyen özel işaretler içerirken, Bursa damgaları ipek ticaretinin merkezi olması nedeniyle farklı karakteristikler gösterir. Trabzon gibi liman şehirlerinin damgaları ise denizcilik motiflerini içerebilir. Bu coğrafi işaretler, parçanızın üretim yeri hakkında değerli bilgiler sunar ve koleksiyoner değerini etkiler.

Damga okuma sürecinde sabır ve dikkat en büyük yardımcılarınızdır. Aceleyle yapılan değerlendirmeler, önemli detayların gözden kaçmasına neden olabilir. Özellikle çok küçük boyutlardaki damgalar, uzun süreli inceleme gerektirebilir. Bu nedenle damga inceleme işlemini gündüz saatlerinde, doğal ışık altında yapmaya özen gösterin. Yapay ışık altında bazı damga detayları net görünmeyebilir.

Son olarak, damga okuma sanatında referans kaynaklarından faydalanmak büyük önem taşır. Osmanlı dönemi gümüş damgalarını konu alan uzman kaynakları, müze katalogları ve akademik çalışmaları inceleyerek bilginizi derinleştirin. Bu kaynaklar, karşılaştığınız damgaları doğru şekilde tanımlamanızda ve yorumlamanızda size rehberlik edecektir.

Antika Gümüş Alan Yerler: Satış Stratejileri ve Pazar Dinamikleri

Gümüş koleksiyonunuzdan en yüksek getiriyi elde etmek için sadece eşyalarınızın değerini bilmek yeterli değildir. Piyasa dinamiklerini anlamak ve doğru zamanlama yapmak, satış gelirlerinizi iki katına çıkarabilecek kritik faktörlerdir. Tıpkı borsa yatırımcılarının piyasayı takip etmesi gibi, siz de gümüş piyasasının ritmini yakalamalısınız.

İstanbul’da alanında sertifikalı uzmanları bulunan İstanbul Antikacı, bu konuda, ücretsiz ekspertiz hizmeti sunan özel mekânlardır. Antika gümüş çaydanlıklardan tepsilere, takılardan diğer değerli eşyalara kadar pek çok ürünün, geçmişin izlerini taşıyan bu dokunuşla, tarihî ve estetik değeri belirlenmiş olur.

Gümüş piyasasında yıl içerisinde belirli dönemlerde fiyat artışları yaşanır. Özellikle düğün sezonları, bayram dönemleri ve yılbaşı öncesi gibi zamanlarda gümüş eşyalara olan talep artar. Bu dönemlerde koleksiyonerler ve hediye arayışında olan kişiler daha yüksek fiyatlar ödemeye razı olurlar. Aralık ayından başlayarak mart ayına kadar süren dönem, antika gümüş satışları için altın çağ kabul edilir.

Ekonomik krizler ve belirsizlikler de gümüş fiyatlarını yukarı çeker. Yatırımcılar güvenli liman arayışında değerli metallere yönelirken, antika gümüş eşyalar da bu durumdan payını alır. Dolar kurundaki yükselişler, enflasyon oranlarındaki artışlar ve jeopolitik gerginlikler gümüş fiyatlarını olumlu etkileyen faktörlerdir. Bu dönemlerde satış yapmak, normal zamanlara göre %20-30 daha yüksek getiri sağlayabilir.

Pazar araştırması yaparken online açık artırma sitelerini, antika fuarlarını ve koleksiyoner forumlarını düzenli takip etmek önemlidir. Benzer eşyaların hangi fiyatlara satıldığını görmek, kendi fiyat stratejinizi belirlemede rehber olacaktır. Özellikle müzayede sitelerinin sonuçlarını incelemek, parçalarınızın gerçek piyasa değeri hakkında fikir verir.

Günümüzde gümüş koleksiyonunuzu satmanın onlarca farklı yolu bulunmaktadır. Her satış kanalının kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır. Akıllı koleksiyonerler, portföylerini farklı kanallara bölerek risk dağıtımı yapar ve maksimum kar elde ederler.

Online platformlar arasında en popüler olan antika mezat sitesi, sosyal medya grupları ve özel koleksiyoner ağlarıdır. Bu platformlarda geniş bir kitle ile buluşma şansınız vardır, ancak rekabet de yoğundur. Fotoğraf kalitesi, ürün açıklaması ve iletişim beceriniz burada kritik rol oynar. Özellikle Instagram ve Facebook gruplarında oluşturduğunuz kişisel marka imajı, uzun vadede müşteri sadakati yaratır.

Geleneksel kanallar ise antika mağazaları, müzayede siteleri ve koleksiyoner fuarlarıdır. Bu kanallarda yüz yüze görüşme imkanı bulursunuz ve parçalarınızın hikayesini anlatarak ek değer yaratabilirsiniz. Müzayede siteleri özellikle yüksek değerli parçalar için idealdir, çünkü rekabetçi ortam fiyatları yukarı çekebilir. Ancak komisyon oranları ve bekleme süreleri dezavantaj oluşturabilir.

Hibrit yaklaşım benimseyen satıcılar en başarılı sonuçları alır. Düşük ve orta değerli parçalarını online platformlarda hızla satarken, özel ve yüksek değerli eserlerini müzayede siteleri veya özel koleksiyonerlere sunarlar. Bu strateji hem nakit akışını hızlandırır hem de premium parçalardan maksimum getiri sağlar.

Gümüş koleksiyonunuzdan en iyi fiyatı almak için sadece piyasa bilgisi yeterli değildir. İnsan psikolojisini anlamak ve etkili satış tekniklerini kullanmak gelirlerinizi önemli ölçüde artırabilir. Deneyimli koleksiyonerler, her alıcı tipine göre farklı yaklaşımlar geliştirirler.

Alıcı profillerini doğru analiz etmek satış sürecinin ilk adımıdır. Yatırım amaçlı alıcılar genellikle teknik detaylara odaklanır ve gümüşün saflığı, ağırlığı ve piyasa performansı ile ilgilenir. Bu tip alıcılarla konuşurken objektif veriler, karşılaştırmalı analizler ve gelecek değer projeksiyonları kullanmak etkilidir. Duygusal alıcılar ise parçanın hikayesine, estetik değerine ve kişisel anlamına odaklanır.

Fiyat belirleme stratejinizde psikolojik fiyatlama tekniklerini kullanabilirsiniz. 5.000 TL yerine 4.950 TL gibi fiyatlar, algısal olarak daha makul görünür. Ayrıca başlangıç fiyatını biraz yüksek tutarak pazarlık alanı bırakmak, alıcıların iyi bir anlaşma yaptığı hissini yaratır. Ancak bu strateji çok abartılırsa ters etki yapabilir.

Satış görüşmelerinde aciliyet hissi yaratmak da etkili bir tekniktir. “Başka bir koleksiyoner de ilgileniyor” veya “bu fiyat sadece bu hafta geçerli” gibi ifadeler, kararsız alıcıları harekete geçirebilir. Ancak bu taktikleri etik sınırlar içinde ve gerçekçi bir şekilde kullanmak önemlidir. Uzun vadeli güvene dayalı ilişkiler, kısa vadeli kazançlardan çok daha değerlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir